Korona Günlerinde İnternet

Bugün 15 gün olmuş, Korona‘dan dolayı kendi olağanüstü halimi başlatalı.

İlk 5-6 gün oldukça keyfim yerindeydi. Sonraki 5 gün biraz zorlanmaya, olumsuz düşünceler fark etmeye başladım ve biraz endişelendim. Sonra yine sakinledim. Anlayacağın, inişli çıkışlı bir süreç, eminim çoğumuz için de bu böyledir ve bu gayet doğal.

Sağlığımız. Sevdiklerimiz. Onlardan uzak oluşumuz. Özlem. Onların sağlıkları için endişe. Nereye kadar ev hapsi olacağı. Yalnızlık. Ekonomik durumlar. Hayatlarını kaybedenler. Hastalığı ağır geçirenler. Evden çıkmak, çalışmak zorunda olanlar. Çalışamayıp evini nasıl geçindireceğini düşünenler.

Bütün bu kaygılardan uzak olmak kolay olmuyor. Ancak yapabileceğimiz tek şey kendimize iyi bakmak. Her açıdan.

Zaten evde bol bol vakit geçiren, yalnız yaşayan, yalnızlıktan oldum olası çok keyif alan, kendini “eylemek” konusunda başarılı biriyim. Bunu toplu halde yapınca aslında daha bir mutlu hissettim kendimi. Bir süre sonra ise arkadaşlarımla kalabalık ortamlarda birlikte olduğumuz fotoğraflara bakıp iç geçirdiğimi fark ettim. İnsanoğlu işte, mecbur olmadığında, kendin, seçerek, aylarca kalabalıklara girmeyebiliyorsun ama mecburiyet olunca her şey gözünde tütüyor. Çok sevdiğim bir insanın hatırlatışıyla: insanız yahu!

Büyükada’dayım ve bunun avantajını hatırlattı komşularım, gerçekten de öyle, çok şükür.

Ayrıca bana gülmeyin ama, son zamanlarda dualarımda ve şükürlerimde internetin icadında katkısı olan herkes var, ciddi ciddi. Bilgiye güncel ulaşmak, eğlenceye ulaşmak, iletişim kurabilmek, görüntülü aramalar yapabilmek. Alışveriş yapabilmek. Çok şükür.

İşin ilginç tarafı, internet, 1960’lı yıllarda, nükleer savaş sırasında askeri haberleşmeyi güvenli olarak sağlamak amacıyla, bilgisayar ağı geliştirmek üzerine bir proje başlatılması sonucu meydana gelmiş bir sistem. Yani virüsün kötü bir şey olup, iyi sonuçlar elde etmesi gibi, maalesef savaş gibi olumsuz bir durum da olumlu sonuçlar doğurabilmiş. Yani dualarımdaki kişiler belki de kötü niyetliydi, ancak aslında duam tabii ki öze. Özde bunun olması gerekiyordu ve o kişiler sadece aracı oldular. Neyse, derin konu.

Beni takip ediyorsan, bildiğin gibi yıl başından beri Adalar Kültür Derneği‘nde meditasyon dersleri vermeye başlamıştım her Pazar. Evlere kapandığımızdan beri her Pazar google hangouts sayesinde meditasyon derslerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Meditasyon hocamın grubumuza özel skype buluşmaları da oluyor. Ne kadar iyi geldiğini anlatamam. Meditasyon, şu an yaşadığımız sürece öyle bir merhem ki…

Ücretsiz çok güzel günlük online meeting’ler var, her konuda. Bugün koçlukla ilgili bir zoom toplantısına katıldım, inanılmaz verimliydi.

Profesyonel bir kameram olmadığı için, Şermin’ciğimden destek alamadığım için youtube çekimlerime bir süre ara vermek durumunda kaldım. Ancak bu süreçte Tanrılar Okulu ve Empat Olmak Ne Demek videolarıma çok güzel yorumlar geldi, oradan da güzel iletişimler oldu.

Baktım video çekip anlatmak istediklerimi anlatamıyorum, ben de bir podcast kanalı açtım. Artık sustur beni susturabilirsen. Spotify Podcast’lerinde Zararsız Yaşam diye ararsan ulaşabilirsin. Spotify kullanmıyorsan: anchor.fm/meliszararsiz.

Bu hafta ve haftaya instagram hesabımdan canlı yayınlarım da olacak, hem de sağlıklı yaşam ve yoga sohbetleri olacak bu canlı yayınlarda, yani yalnız olmayacağım.

Online meditasyon derslerime katılmak istersen lütfen Adalar Kültür Derneği ile iletişime geç.

Instagram ve podcast yayınlarımı takip edersen lütfen yorumlarını benden esirgeme.

Online koçluk desteği istersen, lütfen benimle iletişime geç.

Kal sağlıcakla!

Brené Brown Kırılganlığın Gücü’nü ve Cesaretle Olan Bağını Anlatıyor

Yıllar önce Brené Brown‘un TED konuşması “The Power of Vulnerability” (Kırılganlığın, Açık Kalpli Olmanın Gücü – diyelim)’na denk gelmiştim ve çok etkilenmiştim. Birkaç hafta önce de yine kendisinin Netflix‘te “The Call to Courage” (Cesarete Çağrı) konuşmasına denk geldim ve geçtim kameranın karşısına adada, anlattım biraz sana 🙂

Birlikte Meditasyon Yapalım mı?

Sağlıklı Yaşam yolculuğumda kişisel olarak bana en iyi gelen üç disiplin:

  • Düzenli Spor
  • Bilinçli Beslenme
  • Düzenli Meditasyon

Meditasyon hayatın bir parçası haline gelince, koçluk hizmeti verdiğim danışanlarımı da bu disiplinle tanıştırmalıyım ama doğru bir şekilde tanıştırmalıyım diye düşünüp İstanbul NLP International ve Yeditepe Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenledikleri Meditasyon Uygulayıcılığı sertifka programını bitirdim, hala da bir meditasyon hocasının derslerine düzenli olarak devam ediyorum.

Youtube kanalımdaki yeni videomda, dilim döndüğünce, uzunca anlattım meditasyonun ne olduğunu, ne olmadığını ve videonun son 6-7 dakikasında birlikte yapabileceğimiz bir meditasyon yönlendirmesi bölümü ekledim. Umarım faydalı olur. Yorumlarınızı beklerim.

“Zararsız Yaşam” İsmi Nasıl Doğdu?

Sağlıklı yaşam koçluğu yolculuğumu çoğu yazımda paylaşıyorum, bu blogu takip ediyorsan, hikayemi biliyorsundur. Bir marka haline getirmek istediğim Zararsız Yaşam isminin nasıl doğduğunu, sağlıklı yaşam ve koçluk serüvenimi anlattığım yeni bir video çektik, youtube’da izleyebilirsin. Abone olursan ve yorum yazarsan çok sevinirim.

Zararsız Yaşam Youtube’da

Artık youtube kanalımda sağlıklı yaşama dair tüm detayları konuşacağımız düzenli yayınlanacak videolar olacak!

Kanalıma abone olmayı unutmayın, lütfen yorumlara videomu nasıl bulduğunuzu ve bu kanalda neler konuşulmasından hoşlanacağınızla ilgili yorumlar yazmaktan çekinmeyin.